18 Mart 2011 Cuma

Guzel Bir Yazi

Mutlu Tönbekici

Haberi okumuşsunuzudur. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 5 çocuklu 28 yaşında Sonya isimli bir kadıncağız yüksek gerilime kapılmış, 7 aydır bitkisel hayattaymış. Ama esas hikaye bu değil.

Bu kadıncağız, 10 yıl evvel kocası aşık oldu diye 15 yaşında bir kızı (yani kendi kumasını) kaçırmasına yardım etmiş. ( Kendisi de 18 yaşında o sırada) Mülkiye isimli bu kızcağızın nikah için yaşı tutunca da resmi nikahı onunla kıymasını istemiş. (Demek ki kendisiyle nikah kıyılmamış) Nikah esna sında Sonya da gelinlik giymiş, hep beraber düğün yapmışlar, foto çektirmişler falan filan.

O gündür bugündür de eski ve yeni gelin sırayla doğurup çocukların sayısını 9 yapmışlar.

Elektriğe iki kadın birden kapılmış. Zira temizlik yapmak için ikisi birden çıkmış dama. Ama yeni gelin, ayağında terlik olduğu için hafif atlatmış, öbürü yazık ki bitkisel hayata girmiş.

Yeni gelin, eski gelin için göz yaşı döküyormuş.
Bakın zerre ahlakçılık, kanunculuk, doğum kontrolcülük yapmayacağım. İki kadın olur muymuş, kuma kumayı sever miymiş, 9 çocuk olur muymuş, resmi nikahsız evlilik ne demekmiş demeyeceğim.

Olabilir. Olmasa daha iyidir falan da demeyeceğim. Bu topraklarda tek eşlilik son 100 yıldır “doğru olarak” kabul ediliyor. Çocuk da evet çok doğuruluyor. Olmasa daha iyi tabii ama bu böyle.

Benim aklımın almadığı şu paragraf:

“Biz çok mutlu bir aileydik. Herkes bizim bu uyumumuza ve mutluluğumuza gıptayla bakardı. Her ikisi de beni seviyordu. Şimdi Mülkiye, “keşke ben Sonya’nın yerinde olmasıydım” diyerek gözyaşı döküyor. İki günde bir Sonya’yı hastanede ziyaret ediyor. Eşim iyileşsin başka bir şey istemem. Mülkiye’den 4, Sonya’dan 5 olmak üzere 9 çocuğum var. Hepsine Mülkiye bakıyor.”

Peki Mülkiye ne demiş?

“Biz kumamla kardeş gibiydik. Ona abla derdim. Cahildim. Kuma olmayı kabul ettim. Ama abla kardeş gibi geçinirdim. Ona çok saygı duyuyorum. Bunu Allah başımıza getirdi. 9 çocuğumuz var. Elimden geldiğince bakıyorum. Onun çocuklarını kendi çocuklarımdan üstün tutarım. Bir an önce Sonya’nın aramıza dönmesi için dua ediyoruz. Önceki hayatımız çok güzeldi. Maddi açıdan yine rahat değildik, ama böyle de değildik”
***
Şimdi gelir durumlarına bakalım:

500 lira garsonluk maaşı.

150 lira kira.

Kaldı 350 lira.

Yaşanan yer : 15 metrekarelik bir oda.

Toplam nüfus: 11.

Ve

Mutlular!

Daha doğrusu öyle imişler. Talihsiz kaza her şeyi bozmuş.
***
Öğleden beri bunu düşünüyorum.

Yahu nasıl olur?

350 lira ile 11 kişi, 15 metrekare evde nasıl ama nasıl mutlu olabilir?

Mesele kuma, nikah vs değil.

Kişi başına 31 lira düşüyor!

Koca bir ay için 31 lira!

Nefes almak için bile 31 lira yetmez!

Yeri geliyor bir hamburgere 20 lira veriyoruz.

Nasıl geçindikleri muamma iken bir de kişi başına 31 lirayla mutlu olmaları akıl alır gibi değil.

Allahım dedim.

Nerede hata yapıyoruz?

Bu gerçekse.

Bu olabiliyorsa..

Hakikaten büyük ama büyük bir hata sarmalındayız demektir.
Düşünüp bulacağım, nerede hata yaptığımızı.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder