13 Ocak 2012 Cuma

Turkiye'ye Hasret Yasamak

Ben ulkemi severim, yemeklerine taparim, dogasina asigim, dort mevsimine hayranim falan fismanda, acikcasi hayatimi su an yurt disinda idame ettirdigim icin de pisman degilim.
Gel gorki bu demek degildirki sabah kahvaltida yedigim pogacami ve ictigim cayimi ozlemiyorum, aciktigimda gevrek sicak sicak bir simiti nefes almadan mideme indirmek istemiyorum, normalde kirk yilda bir yedigim baklava kokusu burnumda tutmuyor, doneri, kebabi, lahmacunu, peyniri, guzelim ekmegi, gavur dagi salatasi, sahlebi, bozasi, salgamini ozlemiyorum, bu demek degildirki bogazi izlemeyi, sahilde yurumeyi, Ortakoy'den Bebek’e yurumeyi, waffle yemeyi, kumpiri, Pelit’in pastalarini ama ozellikle ekpa’sini ozlemiyorum, sonra mahallemdeki kuaforu eskiden 5 liraya cektigim fone hasret degilim…
Beyaz leblebisi, sucugu, hem sucuk olani hemde pestilli olan sucugunu ruyalarimda goruyorum, Istanbul’un hectic hayatini, kosusturmayi, sonra sokaklarda yurumeyi ozledim en cokda, Taksim'de boydan boya gezeyim, insanlara, magazalara bakinayim, kulagima guzel bir sarki calinsin, Inci’ye mutlaka ama mutlaka ugrayayim, sonra ustune abartip kokorec yiyeyim, yada cek bir manti yada gozleme..Ohhh mis gibi
Kitapcilara ugrayayim, tramvay duragina kadar gidip tunelin karsisindaki kafeye ugrayip guzel bir kahve iceyim, pasajlara dalayim arada kiliselere bakinayim, kendimi kaybedeyim ara sokaklarda…
Ahhh sonra cok gec kesfettigim o Eminonu'ne gitsem , herseye baksam, nerde ne satiliyor ogrensem, alisveris yapsam hangisini alacagimi sasirsam…
Galatada eski calistigim is yerime selam caksam, Halice bakinsam, balikcilari izlesem, Sultanahmet'e dogru yurusem yada metroya atlasam, Sultanahmette bir kofte yesem, yaninda piyazi ile birlikte ama illaha, turistleri izlesem eskiden onlarla konusmayi hayal ettigim anlari yad etsem, sonra bir banka oturup guneslensem, etrafi izlesem, cantama sIkI sIkI sarilmak sartiyla aman sakin caldirma eve donemeyiz valla yada vur tabanlara, sonra Kabatas’a dogru yurusem, nargile icilen yerden yavas yavas gecsem, Besiktas'a yaklasinca sevinsem evime yaklastim demek bu nede olsa, Feriyedeki filmlere bir goz atsam, Ciragan Sarayi’na musteri gibi girip bir bakinsam ve ic gecirsem, Ortakoy'de sahilde bir hava alsam, ee bunca yurumeye karnida acikir insanin, hmm ne yesek, kumru mu, kumpir mi, gozleme mi?
Eskiden Cin restorani vardi ne cok sevrdim orayi ama tutunamadi, kumpirci oldu.
Ustune waffle cok mu gelir? yok be...:-)
Sonra Nisantas'indaki epilasyoncuma ugramadan, (zengin oldular sayemde) Amerikan hastanesinin karsisindaki o kucucuk bufede, neyle yaptigi nasil yaptigini bilmedigim ama bir tost bu kadar mi lezzetli yapilir  diye soylene soylene yedigim tostu ve havuc suyumu mideme indirmeyi ozledim, sonra aciya dayanikliligimi artirdigina inandigim epilasyon oncesi mutlaka tatli yeme adetimide hemen Neka karsisi Pelite ugramakla yerine getirmek ne iyi gelirdi, cikistada bir kac magazaya bakinip eve gitmek ne keyifliyfi

Yanindan gecerken City mall'a gicik olayim ne gereksiz keske olmasaydi Nisantasi boyle mall'suz daha guzel, magazalar, cici kafeler yan yana, birinden cik birine gir ama illaha sokakta yuru, temiz hava ceke ceke gez dolas

Tum bunlari niyemi anlatiyorum, aslinda cok basit. Evimdeki simit stokum bitti bitecek, annemin getirdigi o guzelim yufkalarda suyunu cekmek uzere, neyseki hala findik, ceviz ve tulum peynirimiz var ama bitecek diye odum kopuyor.
Iste bana bunlari yazdiran bu korkular, Istanbul'a senede iki uc kez gitmek sart oldu, senede bir kere ile olmuyor bu is...
6 yildan sonra hasret buyuyor ve benim tum bunlari uyanikken bile dusleme sIklIgim artiyor...

Obur Nilgun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder