Sonunda beni yakından tanıyanların kuşkuyla bekledikleri an geldi, ben de anne olacağım!
Komik arkadaşım Zeki’nin düşündüğü gibi anneyiz.biz sitesinde yazmaya başlayınca otomatik olarak hamile kalmadım haliyle.
Ancak tam yerine düşmüşüm diye düşünmekten insan alamıyor kendini.
Zaten anneyiz.biz ile tanışmam da anne olmaya karar vermiş fakat zamanına henüz karar verememiş biri olarak kendimi başıma geleceklere hazırlamak için internette dolaşırken olmuştu. Sonra bir arkadaşımın sitede yazdığını öğrendim. Yazarlarla daha bir müptelası oldum, arkasından Lalin’li anneyiz.biz dönemine girdim ve şimdi de Sevda’nın sayesinde kendimi burada buldum.
Bu sitede hamileliğimi ilan etmekte varmış.
Her ne kadar bir süredir kafamı bayağı meşgul ediyor ve zamanını planlıyor ve hazır olacağım anı bekliyor olsam da sonunda kendimi bu duruma balıklama atmaya karar verdim. Anne olmaya hazır olmayı beklersem daha çok bekleyecektim.
Şu an hamileyim ve hâla ne hissettiğim, başıma gelecekler konusunda net bir fikrim yok.
Küçük not defterimde yapılacaklar listesine bir “check” atmaktan dolayı mutluyum onu söyleyebilirim.
Yaşım çok genç olmadığı için, hazır sevdiğim bir adamı da bulmuşken beklemek mantıksız olur diye düşündüm.
Üstüne anne arkadaşlarımın, anneyiz.biz annelerinin o anlata anlata bitiremedikleri duyguları yüzünden bende keşke daha önce anne olsaydım dememek için daha fazla beklememeye karar verdim.
Anne olmanın büyük sorumluluğu altına herkesin girmesi taraftarı değilim. Maalesef birçok anne evladını mutsuz ediyor. Her zaman çocuğumu yeterince mutlu edememe korkusu yaşamışımdır.
Mükemmeliyetçi yanım hep kafamda yüzlerce soruya neden oldu.
Benim kadar her alternatifi düşünen biri olarak, bu dünyaya bir birey getirmenin risklerini göz ardı edemiyordum.
50 yıl sonra yaşamıyor olacağıma çok üzülmediğim bir ortama çocuğumu getireceğim.
Her gün tecavüz haberlerini duyduğumuz bir dünyada çocuğumu bakıcıya bırakıp okula nasıl göndereceğim?
Diplomaların satın alındığı, iğne yapmasını bile bilmeden mezun oldukları kalitesiz üniversitelerden mezun doktorların cirit attığı bir dünyada ya çocuğuma yanlış tedavi yapılır ve sakat kalırsa diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Hastanelerde bile hastalıkların kapıldığı, her gün yeni savaş tamtamlarının televizyonlardan duyulduğu, evimizde yemek yerken öldürülen insanları seyretmeyi normal karşılar hale geldiğimiz, acımasızca doğayı katletmenin sonucu olarak açlık-susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya geldiğimiz, sürekli kirlenen çevresi ve insanları ile daha sayfalarca uzatabileceğim nedenlerden dolayı ya çocuğum acı çeker ve mutsuz olursa diye kaygılanmaktan kendimi alamıyorum.
Güzel bir haber verip havalara uçmam gerekirken böyle can sıkıcı şeylerden bahsetmek istemezdim ancak kafası karışık birçok duyguyu aynı anda yaşayan hamile bir kadınım şu anda.
Her ultrasona girdiğinde mutluluğu artan birçok kadından biriyim.
Daha sizler gibi deneyimli annelerden öğrenecek şok şeyi olan bir anne adayıyım.
Tek bildiği ve istediği çok sağlıklı ve mutlu bir oğlu ya da kızı -henüz bilmiyorum- olan, sürekli kilo alan biriyim.
Haftanın kitabı: Yakamdaki Yüzler
Haftanın şarkısı: Back where you belong, Sinead O’Connor
Haftanın filmi: The Water Horse |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder