En yaygın muhabbet de "Bir arkadaşın Citibank'de çalışan kayınbiraderinin", "Komşunun borsada büyük oynayan yengesinin", ne bileyim, "Ahmet'in patronunun filanca bankanın şube müdürü olan kardeşinin" söylediği "gizli ve önemli tüyolar"! Bu kayınbirader, borsada oynayan yenge ve şube müdürü kardeş, madem duruma o kadar hakimler, niye şimdiye kadar köşeyi dönmemişler de hâlâ uğraşıyorlar, o meçhul! Dolayısıyla her gün her saat, üniversitede eğitimini aldığım alanda çalışmadığım, iktisat mezunu biri olarak bir bankada, veya menkul kıymetler şirketinde görev yapmadığım için şükrediyorum! Paramın bulunduğu bankanın görevlisiyle konuştum.
Dolar mı alsam, avro mu, vadeli mevduatta mı kalsam, paramı kaybetmemek için ne yapsam konulu soruma, yarım saatlik bir cevap verdi ve şöyle bir sonuç çıktı: "O da olabilir, bu da olabilir, ama olmayabilir de, şunu söyleyenler varken, öte yandan bunun tam tersini savunanlar da var, yani aslında bırakın dağınık kalsın"! Bu yüzden yatırım önerisi veren görevlilerin söylediği final cümlesi hep şu oluyor: "Valla sepet yapın!" Nedir sepet? Hepsinden azar azar alın, biri batarsa öteki kurtarır herhalde! E peki senin de benim de bunu söylemek için dört yıl ekonometri, matematiksel ekonomi, istatistik gibi kazık dersler okuyup, dirsek çürütüp perişan olmaya ihtiyacımız var mıydı? Hadi ben artiz oldum kendimi kurtardım, senin durumun ne olacak kardeşim? Bilimin gözünü seveyim! En olmayacak hastalıklarda, hatta psikolojik bozukluklarda bile, teşhis ve tedavi sonrası olacaklar, doktor iyiyse büyük ölçüde doğru tahmin ediliyor.
Genetik bilimi geliştikçe doğmamış bebeğin gelecekte ne hastalıklar geçireceğini bile biliyoruz bir nebze. Ekonomide ise, dünyanın en iyi doktorları bir araya geliyor, yarını bilemiyorlar! Hava durumu, hatta doğal afetler bile nispeten önceden kestiriliyor. Ekonomi ise artık öğrendik ki, dünyada önceden tahmin ve kontrol edilemeyecek aşağı yukarı tek şey! Geçen gün, kalabalık ve yaygaracı bir kız grubu içine düştüm ve ekonominin zor aşklara benzer yanlarını fark ettim. Bir arkadaşımız ne zaman ne yapacağı belli olmayan, arıza erkek arkadaşından bahsetti.
Çocuk düzenli ilişki istiyormuş, ama arada da vazgeçiyormuş, bir yüzük alıp getiriyormuş, bir kafamı dinlemem, uzaklaşmam lazım diye üç hafta ortadan kayboluyormuş! Bir süre müthiş ilgi gösterip, sonra ne olduğu belli olmayan bir sebepten alınıp cep mesajlarına cevap bile vermiyormuş. Bizimki yıpranmış, şaşkın ve geleceği göremiyor! İlişkisinde kriz var yani! Herkes kafasına göre tavsiye verirken, baktık ki ekonomist ağzıyla konuşmaya başlamışız! Kimisi diyor ki, "Hiç uğraşma, düzelmez o, hemen başkasını bul" (Yani dolardan hemen çık, avroya yatırım yap!), bazısı ısrar ediyor: "Sabırlı ol bekle, belli ki seni seviyor, bir dönem geçiriyordur, toparlanır" (Ani hareketler yapmayın, yatırımlarınızı olduğu gibi tutup, krizin geçmesini bekleyin!), kimisi müdahale ediyor: "Eski sevgilin altın gibi çocuktu, ona dönsen daha mutlu ve rahat yaşayacaksın," (Altın garanti yatırımdır, altın al, yanılmazsın!).
İçimizdeki bankacıysa hemen atladı: "Şimdi apar topar ayrılma ama, kendini de kapatma, çık dışarı gez, eski sevgilini ara, seçenekleri de gözden geçir!" Dedim ki "Sepet mi yapsın diyorsun yani?" Parasal yatırımların getirisinin, duygusal yatırımlardan daha kestirilemez hale geldiği şu günlerde, ekonominin bilim falan olmadığını, beş yıl süren iktisat eğitimim boyunca, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki günlerimden yanıma kâr kalanın, beyin jimnastiği, dostluklar, resim, caz ve sinema dersleri olduğunu itiraf ediyor, herkese krizde sepet yapmaları tavsiyesini veriyorum!
Dolar mı alsam, avro mu, vadeli mevduatta mı kalsam, paramı kaybetmemek için ne yapsam konulu soruma, yarım saatlik bir cevap verdi ve şöyle bir sonuç çıktı: "O da olabilir, bu da olabilir, ama olmayabilir de, şunu söyleyenler varken, öte yandan bunun tam tersini savunanlar da var, yani aslında bırakın dağınık kalsın"! Bu yüzden yatırım önerisi veren görevlilerin söylediği final cümlesi hep şu oluyor: "Valla sepet yapın!" Nedir sepet? Hepsinden azar azar alın, biri batarsa öteki kurtarır herhalde! E peki senin de benim de bunu söylemek için dört yıl ekonometri, matematiksel ekonomi, istatistik gibi kazık dersler okuyup, dirsek çürütüp perişan olmaya ihtiyacımız var mıydı? Hadi ben artiz oldum kendimi kurtardım, senin durumun ne olacak kardeşim? Bilimin gözünü seveyim! En olmayacak hastalıklarda, hatta psikolojik bozukluklarda bile, teşhis ve tedavi sonrası olacaklar, doktor iyiyse büyük ölçüde doğru tahmin ediliyor.
Genetik bilimi geliştikçe doğmamış bebeğin gelecekte ne hastalıklar geçireceğini bile biliyoruz bir nebze. Ekonomide ise, dünyanın en iyi doktorları bir araya geliyor, yarını bilemiyorlar! Hava durumu, hatta doğal afetler bile nispeten önceden kestiriliyor. Ekonomi ise artık öğrendik ki, dünyada önceden tahmin ve kontrol edilemeyecek aşağı yukarı tek şey! Geçen gün, kalabalık ve yaygaracı bir kız grubu içine düştüm ve ekonominin zor aşklara benzer yanlarını fark ettim. Bir arkadaşımız ne zaman ne yapacağı belli olmayan, arıza erkek arkadaşından bahsetti.
Çocuk düzenli ilişki istiyormuş, ama arada da vazgeçiyormuş, bir yüzük alıp getiriyormuş, bir kafamı dinlemem, uzaklaşmam lazım diye üç hafta ortadan kayboluyormuş! Bir süre müthiş ilgi gösterip, sonra ne olduğu belli olmayan bir sebepten alınıp cep mesajlarına cevap bile vermiyormuş. Bizimki yıpranmış, şaşkın ve geleceği göremiyor! İlişkisinde kriz var yani! Herkes kafasına göre tavsiye verirken, baktık ki ekonomist ağzıyla konuşmaya başlamışız! Kimisi diyor ki, "Hiç uğraşma, düzelmez o, hemen başkasını bul" (Yani dolardan hemen çık, avroya yatırım yap!), bazısı ısrar ediyor: "Sabırlı ol bekle, belli ki seni seviyor, bir dönem geçiriyordur, toparlanır" (Ani hareketler yapmayın, yatırımlarınızı olduğu gibi tutup, krizin geçmesini bekleyin!), kimisi müdahale ediyor: "Eski sevgilin altın gibi çocuktu, ona dönsen daha mutlu ve rahat yaşayacaksın," (Altın garanti yatırımdır, altın al, yanılmazsın!).
İçimizdeki bankacıysa hemen atladı: "Şimdi apar topar ayrılma ama, kendini de kapatma, çık dışarı gez, eski sevgilini ara, seçenekleri de gözden geçir!" Dedim ki "Sepet mi yapsın diyorsun yani?" Parasal yatırımların getirisinin, duygusal yatırımlardan daha kestirilemez hale geldiği şu günlerde, ekonominin bilim falan olmadığını, beş yıl süren iktisat eğitimim boyunca, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki günlerimden yanıma kâr kalanın, beyin jimnastiği, dostluklar, resim, caz ve sinema dersleri olduğunu itiraf ediyor, herkese krizde sepet yapmaları tavsiyesini veriyorum!
Gülse Birsel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder