22 Mayıs 2008 Perşembe

Doğum Günü


Yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşımın ‘Doğum Günü’ üzerine yazdığı bir yazıyı, hatırlarım zaman zaman.

Bundan yaklaşık 8 yıl önceydi, Londra’da İngilizce dersindeyiz, kompozisyonun konusu ‘Doğum Dünü’.

O kadar güzel yazmıştı ki, hoca sınıfta okurken arkadaşıma hayran kalmıştım, çünkü yeni bir yönünü daha keşfediyordum. Harika yazıyordu, üstelik ana dili olmayan bir dilde.

Maalesef o yazı ikimizde de yok, hafızamın izin verdiği müddetçe, doğum günlerini hiç sevmediğinden bahsediyordu, 6 yaşından itibaren.

Daha 6 yaşında yaşlanmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu idrak etmişti. Artık yaşı sorulduğunda bir eli, yaşını göstermek için yetmez olmuştu.

Sonraları da her yılın onu ölüme ve sevdiklerinden uzaklaştırmaya daha çok yaklaştırdığını görmüştü.

Benim ise doğum günlerime karşı farklı hislerim olmuştur.

Bazen karamsar bazen umut ve sevinç dolu geçen bekleyişlerim oldu.

Genelde insanın yaşlandıkça, doğum günlerini sevmemesi doğal gelir. Bende tam tersi söz konusu.

Mutlu olmakla, yaşlanmayı umursamamak arasında doğru orantılı bir ilişki olduğuna inanıyorum.

Hayattan ne kadar tatmin olduğun, hayatını nasıl geçirdiğin ve kimlerle geçirdiğin ile çok alâkalı.

Eğer bomboş, hiç bir önemli olayın damgasını vurmadığı, yeni bir şey öğrenmediğim bir sene geçirmişsem doğum günümden hep nefret ettim.

Dolu dolu geçmiş ise yaşlandığınıza üzülmüyorsunuz bile. Elinizde olmayan bir fiziksel olayın en büyük tesellisi, “Geçen bir yılım yaşadığım her güne değdi.” oluyor.

25’li yaşlar:

25 yaşına girdiğimde kendi kendime şunu demiştim. ‘Nilgün bu yaşın tadını çıkar!’ Neden bilmiyorum, en güzel yaşın 25 olduğuna inandırmıştım kendimi. Ne istediğini bilecek kadar olgun, aynı zamanda genç, enerjik, neşeli bir yaştı.

Her gün “Gününü iyi değerlendir, bu yılı çok özleyeceksin.” diye kendime işkence ediyordum. 30’lu yaşlar kabusumdu o günlerde ve 25’den sonra zamanın çok çabuk geçeceğini düşünüyordum.

Tabii bu kadar baskı ve her güne damgasını vuracak bir olay peşinde koşmaktan 25 yaşımın tadına doyamadan çabucak geçti.

Eğer 25. yaşıma Londra’da, evlerinde yaşadığım ailenin yeni üyesine merhaba demeseydim büyük bir ihtimalle hâla acaba o gün ne yapıyordum diye düşünmekle geçecekti.

Sharon’in 26. yaşımda bana gönderdiği kartta yazan şu sözleri de 25. yaş günümü unutmamı imkansız kılıyor: “Mutlu yıllar, doğum gününü nasıl unutabilirdim ki?”

Oğlu tahminimizden erken gelmeye karar vermişti, tam benim doğum günümde. O zamanlar pek memnun olmamıştım ancak şimdi oğullarının her doğum gününde beni hatırlayacaklarını düşünüp mutlu oluyorum.

26. yaş günümün önemli bir hatırası da kardeşimin cebindeki son parası olan 5 lira ile bana aldığı hediye oldu. Hem çok beğenmiştim hem de cebindeki parasını son kuruşuna kadar harcaması beni çok duygulandırmıştı. Parası az olan bir insanın 5 liraya verdiği değer ile zengin bir insanın verdiği değer arasında büyük fark olduğunu bildiğimden o günü hiç unutmuyorum. Her ne kadar ablasının kendisine çok daha fazlasını harçlık olarak vereceğini tahmin etme olasılığı yüksek olsa da, kendisini takdir etmiştim.

İşe girdikten sonra aldığı, pahalı ve çok zevkli hediye de hâla dolabımdadır.

30’lu yaşlar:

Çok uzun süreler otuz yaşın ne kadar korkunç bir yaş olduğuna, 30 yaşına girdiğimde hayatımın sona ereceğine bayağı inandırmıştım kendimi.

Halbuki hiç de korktuğum gibi olmadı. Kendimi yaşlı hissetmiyordum, üstelik birçok bekâr bayan için gayet güzel bir yaştı. Kendisinden hem on yaş küçük, hem on yaş büyük erkeklerin gözdesidir 30’lu kadınlar.

Genç erkekler kendilerinden olgun, kariyer sahibi, özgür, kendi ayakları üzerinde durabilen akıllı kadınlara bayılırlar.

Aynı şey kırk yaşları civarında kendinden küçük bayan arayan erkekler için de ideal bir yaştır, ne çok kendini bilmez, nede yaşlı.

40’lı yaşlar:

Henüz (on sene önce olsaydı “henüz” kelimesini kullanamazdım haliyle) otuz üç yaşındayım ancak kırklı yaşlarına bakış açımı değiştiren yine Sharon oldu. Sharon bir gün bir arkadaşının 40. doğum günü partisine gideceğinden bahsetti. Bende “Kırk mı? Korkunç olmalı, neden kutluyor?” diye sormuştum ukalaca.

Oda “Burada kırk yaş önemlidir ve herkes büyük bir parti ile kutlar, hem kırk yaş çok güzel bir yaştır, bir kadının hayatının doruklarıdır.” demişti. Ben söylediklerini uzun seneler düşündüm, artık yaşımın kırklara yaklaşmasının bir etkisi var mı bilmiyorum ancak kırk yaşından eskisi kadar korkmuyorum. Daha akıllı, olgun ve hayattan ne istediğini bilen, bakımlı bir kadın olacağıma inanıyorum.

Gerçekten öyle mi olacak göreceğiz. Gidişat pek iyi olmasa da 40 yaşın o sihirli değneğine güvenim sonsuz.

Yaşlanmaktan herkes gibi korkuyorum fakat bu konuda sürekli mutsuz olup anı kaçırmamaya da söz verdim. Yirmi iki yaşında genç, güzel bir kadın gördüğümde kendi kendimi “O da bir gün yaşlanacak ve senin hissettiklerini hissedecek.” diye teselli ediyorum. İşe yarıyor çoğu zaman sizde deneyin.

Herkes yaşlanacak...

Önemli olan elinizden geleni yapmak, hayatınızı istediğiniz gibi dolu dolu geçirebilmek, gerisini düşünüp kendinizi üzmenizin bir faydası yok, sadece size daha çok kırışık olarak dönecektir.

İyi haftalar,

Nilgün

Not: Hayır, doğum günüm değil bugün ancak 18 Mayıs sevgili kardeşim Erkan’ın doğum günüydü. Ona nice mutlu yıllar diliyorum.


Haftanın kitabı: Sis ve Gece, Ahmet Ümit

Haftanın filmi: Cloverfield

Haftanın şarkısı: Everybody’s Changing
2008-05-22
Bu yazı 5420  kez okundu.







Verfasser des Kommentars
:
19.11.2009
Yarin 30 :) olucam.. Bu yazidan sonra hic korkmuyorum nilly... ama haliyle fiziksel degisiklikleri yavas yavas fark ediyorum ve uzulmuyorum diyemem :( .. ama dedigin gibi.. we all circle the same circle.. cok tesekkurler, ellerini saglik olsun.. :) crisis control under control :)) x
Beantwortet von : nilgun
07.12.2009

Cok komiksin Mehtap. Eminim kontrol altindadir hersey. Daha en guzel yillarini yasmadin bile, hediyen bende modasi gececek sana vermam lazim bir an once, 20 sinde seni dusundum ama yollarda oldugum icin arayamadim.Nice mutlu yillara

Verfasser des Kommentars
:
01.06.2008
just saying hi again. can't read. can't navigate properly. but i guess i managed to find your latest post??
how are you? :)


Verfasser des Kommentars
:
29.05.2008
Bu sene 40:-(
*0'a da dehsetle girmistim !
Belki bunu daha rahat atlatirim...
Btek gercek derste dakika sayilan gunler bitince nedense zaman ucarak gecmeye basliyor....Eline saglik Nilgun.
Beantwortet von : nilgun
01.06.2008

Lalin inan bana kadinin en akilli en cekici en cool en carpici en guzel oldugu 40 yasin hakkini veren bir orneksin.
Umarim cok uzun suren, dolu dolu gecen bir sene olur.

Verfasser des Kommentars
:
27.05.2008
Nilgün yazini okuyunca yillar önce Aborjiniler hakkinda okudugum bir kitabi hatirladim. Orada dogumgünleri ile ilgili okudugum seyden cok etkinlenmistim. Aborjiniler dogumgünü dedikleri seyi ancak kisi o yil icerisinde kendisine yeni birsey katabilirse o zaman o kisinin dogum günü kutlanirmis, yani olay yaslanmaktan ibaret degil kendini gelistirmek, yenilemek, kisiligine birsey katmakmis. Olayin derinine inince aslinda ilkel gördügümüz bu insanlarin bize ne kadar ilkel baktiklari biraz düsündürü...
Beantwortet von : nilgun
01.06.2008

Cok ilginc. Sasirdim, bilmiyordum.Boyle giderse ilkel kalsaydik keske diyecegiz galiba
Aferin Aborjinler'e.

Verfasser des Kommentars
:
26.05.2008
oldumu simdi nilgün? sen en gözde yillarini evli bir sekilde geciriyorsun farkindamisin? yok güzelim yok, ben otuzuma gelmeden bosuyorum kocayi... bunu okuduktan sonra 30lu yillarimin tadini cikarmam gerekiyor.
Yaslanma fobime cok iyi geldi yazin. Sen cok yasa, seviniyorum simdi 30lu yillarima:-)
Beantwortet von : nilgun
01.06.2008

Ustelik en guzel yas oldugu iddia edilen (ama yalan!:) 25 e bile daha cok var senin.
Bu hafta sana ikinci kez cok sanslisin diyisim:)
tadini cikart

Verfasser des Kommentars
:
24.05.2008
benim daha var 40'a :)


Verfasser des Kommentars
:
23.05.2008
Sevgili Nilgün,44 yaşında bir kadın olarak bütün söylediklerine katılıyorum.Benim için doğumgünleri çok özeldir,o günlerde bir başka keyifli olurum bütün sevdiklerimi yanımda isterim ve hep öyle olmuştur.Her doğumgününde 'Tanrım yaşlanıyorum lütfen içimdeki çoçuğu öldürme'diye dua ederim...ve böylece yaşlanmam...sevgiyle kal
Beantwortet von : nilgun
26.05.2008

Mehaba Zerrin
44 yasinda oldugunu bilmiyordum, resimlerinde daha genc gosteriyorsun.Hakkinda duyduklarima bakilirsa hic yaslanmiyacak insanlar arasinda yer aliyorsun.Icindeki cocugu tanimak umidiyle...
Sevgiler

Verfasser des Kommentars
:
22.05.2008
Benim dogum gunleriyle bir alip veremedigim yok ama her yil artan yas diye adlandirilan o rakamlar grubu bende alerji yapiyor.

Mutlu yillar Erkancim..
Beantwortet von : nilgun
26.05.2008

Bosver Zehra o rakamlar sadece birer ayrinti. diger guzel yanlarina yogunlasmak lazim. O gun ilgi odagi oluyorsun, mesajlar,(unutkan arkadaslarinin gecikmelide olsa attiklari mesajlar dahil buna) telefonlar, cikolatali kek, hediyeler daha ne olsun, alt tarafi haneye bir cizik atiyorsun tum bunlarin karsiliginda:)
optum

Verfasser des Kommentars
:
22.05.2008
Best birthday speech delivered by Anthony Hopkins in " Meet joe Black" :

What a glorious night.
Every face I see is a memory.
It may not be a perfectly perfect memory.
Sometimes we had our ups and downs.
But we're all together and you're mine for a night.
And I'm going to break precedent and tell you my one-candle wish:
That you would have a life as lucky as mine,
where you can wake up one morning and say,
"I don't want anything more."
...Sixty-five years.
Don't they go by in a blink....
Beantwortet von : nilgun
26.05.2008

Barisco
bayildim bu konusmaya
sagol paylastigin icin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder