21 Mayıs 2009 Perşembe

Süt Veren Annenin Gece Eğlence Işkencesi


Yaklaşık 6 ay kızıma elimden geldiğince iyi baktım, ilgilendim, altını değiştirdim, banyosunu yaptırdım, sütünü verdim, uyumadım, hala uyumuyorum. Günde maksimum 6 saat, en az 3 delikli uykuyla yaşıyorum.

Yanından ayrıldığım zamanlarda vicdan azabı çekiyorum. Spontane gelişen tatil imkanlarımı es geçiyorum. Kafama göre takılıp, hayatımı yaşayamıyorum açıkçası.

Bu 6 ay boyunca yemeğe çıksak, arkadaşlarımızla zaman geçirsek de çoğu zaman evde olduğumuz için eğlenmeyi unutmuştum.

Bunları yaparken de eğleniyordum, lakin gece dışarı çıkıp, dans etmeyi özlemişim, onu fark ettim.

Yanında güzel bir içkiyi...

Bekar arkadaşlarınızla takılmayı da...

Ben de nihayet "kızlar gecesi" programına ortak olup, dışarı çıkıp, doya doya dans ettim. Çok iyi geldi, çok özlemişim.

Ancak işkence daha evden çıkmadan başladı.

Üzerime giyecek bir şey bulamama kabusu

Hayır! Bu bedende kıyafet almamaya kararlıyım, ne giyeceğim peki?

Günlük kıyafetlerimi gece giyemem ki. Bir gün içine girebilme olasılığıyla dolapta tam bir yıldır beni bekleyen kıyafetlerime acı bir bakış fırlattıktan sonra bir şeyler uydurulup çıkıldı, ancak içime hiç sinmedi.

Mekan güzel, müzik güzel, arkadaşlar hoş, eee yanında güzel bir içki de iyi gider değil mi? Ihh ıhh bilemediniz.

Süt veren bir anne olarak çocuğunuzun minicik ciğerlerini düşünüp, vicdan azabı çekmektense hiç içmeyeyim deyip, ben de dans ederek sarhoş olmaya karar verdim. Tek bir mini minnacık bardak şampanyadan ne zarar gelir canım dedim o kadar.

Yasak olduğundan, dünyanın en güzel içeceğiymiş gibi tadı damağımda kaldı.

İçkimi yavaş yavaş bitmesin diyerek yudumlarken canım sigara çekti ama zaten duman altı olan yerde bir de içerek kızımı zehirlememeye karar verdim ve bu zevki de es geçtim. (bkz: vefakar anne örneği)

Yeni arkadaşım, kilolarım

Uzun zamandır dans etmediğimden aldığım kilolarımla dans ederken kendimi bir tuhaf hissettim. Yağlarım sanki dans ederken sürekli yer değiştiriyorlardı.

Acaba dışarıdan da görünüyor mu diye merak etmeden duramadım. Yeni vücudumla dans etmeye alışmam biraz zaman aldı.

Gecenin en büyük işkencesi ise;

Gecenin sonlarına doğru süt dolmaya başlayan göğüslerimin acı vermeye başlaması oldu. Gittiğimiz üçüncü mekanda eğlenmekten ellerini, kollarını nereye savurduğunun farkında olmayan kalabalığın arasında kollarımı siper olarak kullanmama rağmen yediğim bir-iki darbe canımı çok acıttı. Kolları ile göğüs çevresinde bir çember oluşturup kalabalığı yarmaya çalışan ben görüntüsü trajikomikti.

Gece 02.00'de hala dans etmek için enerjim kaldıysa da, 03.00'te saat gibi beslenmeyi bekleyen kuzuma dönmeye karar verdim. 

Kulaklarım yüksek sesten sağırlaşmış, leş gibi sigara kokar halde, her şeye rağmen içimdeki enerjiyi (nasıl oluyorsa) dışarı vurmanın rahatlığı ile dışarı çıktım.

Sena’yı besleyip, duşumu aldığımda saat 03.30’u gösteriyordu ve ben 05.00’te tekrar uyandırılmak üzere yatağıma gittim.

Zaten 06.00’da da Sena güne başlamaya karar verdiği için tüm günüm zombi gibi dolaşıp, 3-4 saatlik eğlence için bu işkenceye değer mi diye düşünmekle geçti. Neyse ki hafta sonuydu. Hafta içi böyle bir çılgınlık yapabilmem için daha çok yıllar geçmesi gerekiyor. 

Tüm bu aksiliklere rağmen çok eğlendim.

Denis’e ve arkadaşları sayesinde bekar hayatına tekrar bir bakma şansım oldu. Kızlar hoştu, bekardı, aralarında tek çocuklu bendim, biraz kilolu ve kart kaçtım. Bu iyi anlaşmamıza neden oldu gerçi. Ben potansiyel bir tehlike değildim, onlar da benim için değillerdi. Malum rekabet fena halde kızgın bu devirde.

Zaman zaman özendim bekar hayatlarına, zaman zaman da iyi ki bekar değilim diye sevindim.

Yorumlarımı baktım beğenmiyorlar, kendime saklamaya karar verdim.(Bilirsiniz işte, istediği adamı bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla yaptığınız yorumlar, vermeden edemediğiniz tavsiyeler.)

Anlayacağınız herkes memnun, üstüne herkes dans tutkunu olunca değmeyin keyfimize bir gece yaşandı.

Uzun lafın kısası;

Annelerin de eğlenmeye hakkı var!

Fakat, 

Anladım ki o gece ben aslında çılgın/özgür/sorumsuz günlerime de veda ettim.

Haftanın Kitabı: Magic Trees of the Mind

Haftanın Filmi: He’s Just Not That Into You

Haftanın Şarkısı: Begging


Nilgün
2009-05-21
Bu yazı 6446  kez okundu.