29 Nisan 2008 Salı

Atların, Sapkaların ve Benim Favori Günüm: Dubai World Cup






Birleşik Arap Emirlikleri’nin en görkemli günlerinden biri.

Şeyh Maktoum’un atlara olan düşkünlüğü nedeniyle, Dubai her sene dünyanın en pahalı at yarışlarından birine ev sahipliği yapıyor.

At yarışlarının son günü büyük bir organizasyon ile kutlanıyor.

Ödüller o gün yapılan son yarışlarla belirlenir.

Dereceye giren jokeylerin madalyaları günün sonunda dağıtılıyor, arkasından havai fişek gösterileri izliyor.

Her ne kadar muhteşem atları görmek ve yarışları izlemek etkileyici olsa da bu günün benim favorim olmasının nedeni başka.

Öğle saatlerinden itibaren güneşin batmadığı bu ülkede çimenlerin üzerinde birbirinden şık bayan ve erkekler toplanır.

Akşam geç saatlere kadar güzel bir kalabalığın içinde arkadaşlarınızla doyasıya eğlenebilmeniz için her şey düşünülmüştür.

Dünyanın her mutfağından yiyecek stantları vardır.

Her zevke hitap eden susuzluğunuzu giderebileceğiniz birçok pub ve club hizmetinizdedir.

Her mekândan, tarzına uygun farklı bir müzik duyarsınız.

İsterseniz ek ücret ödeyerek girebildiğiniz bölümlerde açık büfenin ve sınırsız içkinin tadına varabilirsiniz.

Ya da…

Yiyeceklerinizi alıp çimenlerin üzerinde piknik yapabilirsiniz.

Şampanya ve şarabın su gibi aktığı bir gündür.

Arkadaşlarınızla bol bol sohbet edebilirsiniz.

Birçok tanıdığınızla karşılaşmanız kaçınılmazdır, çünkü herkes ordadır.

Bir köşeye geçip gelen geçeni izlemenin bile çok zevkli olduğu, harika, canlı, cıvıl cıvıl bir gün.

Arada yarışlara göz atarsınız.

İsterseniz doyasıya dans edebilesiniz.

Kadınlar, muhteşem, her biri farklı renk ve modelde bazen çok şık bazen çok ilginç, yaratıcı şapkaları ile birer manken gibi dolaşırlar.

İşte bu günün en sevdiğim yanı, güne damgasını vuran bu olağanüstü şapkalar…


Hiç bu kadar çok şapkayı bir arada görmemiştim.

Kadınlar podyumda numaraları ile poz verirler adeta bir moda gösterisi gibidir.

En iyi kıyafeti ve şapkası olan kadınlar seçilir.

İsterseniz dergi ve gazetelerde yayınlanmak üzere gidip bin bir çeşit şapka ile bin bir poz da fotoğraf çektirebilirsiniz.

At yarışı izlemeden hatta tek bir at bile görmeden dönenler bile var.

Ancak o güzel atları görmeden dönmek haksızlık olur.

Şapkaların hepsini toplayıp eve götürmek istediğim için biraz buruk döndüğüm Dubai World Cup’dan ve birkaç görüntüye yer verdim sizin için.

Yazıdaki fotoğraflara bakın lütfen haksız mıyım bu şapkaları sevmekte?


Şapkaların, atların ve güneşin ülkesi B.A.E.’den sevgiler.

Nilgün
2008-04-29
Bu yazı 6933  kez okundu.










YORUM
:
16.05.2008
Nilgün!!! seneye mart sonunda misafirin fazla olucak heralde hazırlıklı ol.Bende gelmek istiyoruuuuummm!!! Ama burda eksik olan bişey var.oda sensin!Seneye senide bu yarışmada görmek istiyorum.Eminim katılmaya karar verdiğinde en iyisini yaparsın sen.en güzel şapkaya sahip olursun.


YORUM
:
05.05.2008
Nilgüüüüüüüüüün bana acilinden bir Dubai bileti pleeeeeeez , sapkam hazir bile:))
Beantwortet von : nilgun
06.05.2008

Tamam seneye Mart'da hep beraber gidiyoruz mutlaka!

YORUM
:
30.04.2008
Aman Allahim ölmek istiyorum. Su tenlere bak, hepsi bronz bronz! offf offf, kiyafetler, sapkalar, siklik yarisi, ne hos yahu! bayilirim oturupta insanlari segretmeye. tam bir sölenmis dubai at yarisi.

Hani senin fotografin? olmadi simdi.
erkeklerinde varmi böyle acaip sapkalari?:-)
Beantwortet von : sevda
05.05.2008

Derya'cim sinir olma bunlar insan degil yaratik yaratik :))
Ayrica erkeklerin böyle garip sapkalara ihtiyaci yok lakin kendileri yeterince garip!!!:))

Beantwortet von : nilgun
06.05.2008

Derya en guzel yanlarindan biride bu bu ulkenin. Surekli bronz gezebilioyorsun artik bir yerden sonra tenezzul etmiyorsun, 2 haftalik tatilde bembeyaz vucudumu bronzlastircam diye gunesin altinda can cekismekten kurtuldum Turkiyede yasarken.Erkeklerin bazilari da sik sapkalari ile gelirler, onlara yer kalmadi baska zamana artik.Yerli erkekler biliyorsun disdash giyip kafalarinda zaten gutra yada shemag denen ortulerle gezinirler.

Beantwortet von : derya
07.05.2008

:-) evet yaa, yaratik:-)
erkeklere gelince, bu konuda ayni frekansdayiz sanirim.... ne dogru söylüyorsun sevda'cim:-)

YORUM
:
29.04.2008
Merhaba Nillycim,

UAE in diger arap ulkelerinden fakli oldugunu bilirdim ama bu kadar farkli oldugunu bilmezdim. Ilginc resimlerle susledigin yazinla bu ulkeye farkli bir gozle bakmami sagladin, tesekkur ederim.

Bu yaris ne zaman yapiliyor, sapkami ve elbisemi alip yanina geliyorum :)

Cok optum
zehra
Beantwortet von : nilgun
01.05.2008

Zehracim
Mart ayinin sonunda cumartesi gunu oluyor.Evet ziyaretini marta denk getirirsen birlikte gideriz, harika olur.Optum

YORUM
:
29.04.2008
Bide saatlerce kapida beklemek olmasa :) ama cok haklisin mukemmel bir olay..
Beantwortet von : nilgun
01.05.2008

Evet organizasyon aksakliklari bu ulkede ciddi boyutlarda. O yuzden her zaman erken gideceksin, biz oyle yapmistik ve trafige takilmamistik.
Optum

YORUM
:
29.04.2008
Haksız değilsin :)
Benim gözüme de takıla takıla o pembe elbiseli çinli kadın takıldı."Şartlı reflex" :)
Herhalde aylar öncesinden hazırlanıyordur bu vatandaşlar. Peki şapkaları yaptırıyorlar mı yoksa getirtiyorlar mı biryerlerden ? Hani onca kadın onca şapka.Yaratıcılığın da b,r sınırı var. Bu arada sen şapka takmadın mı niye kendi fotoğrafın yok? :)
Sevgilerr
Beantwortet von : nilgun
01.05.2008

Sapka satan bir cok yer var, at yarislari oncesinde magazalar ozellikle getirtip satiyorlar sapkalarini. Ancak Aynur sende gordugun gibi Cinden bile insanlar var,ben bir cougunun ulkelerinden, yada seyahatlerinde farkli ulkelerden aldiklarini saniyorum bu sapkalari. Cunku bu kadar cesite rastlamadim magazalarda burda.Ingiliz nufusuda fazladir bu ulkede, malum onlar sapka takmayi severler.Benim sapkam onlarin yaninda sonuk kaldigi icin koymadim maalesef:)Belki seneye...Tesekkurler



24 Nisan 2008 Perşembe

İki kitap, bir film: AFGANİSTAN



Kite Runner (Uçurtma Avcısı olarak Türkçe’ye çevrildi) ve A Thousand Splendid Suns... iki kitap, aynı yazara, Afgan kökenli Amerikalı Khaled Hosseini’ye ait. Her ikisi de bir çok ülkede en çok satan kitaplar rafında yer alıyor.
Uçurtma Avcısı adlı kitabın filmi çekildi. İzlediğinizde göz yaşlarınızı tutamıyacağınız, 30 yıldır bitmeyen Afganistan’ın dramını anlatıyor.

A Thousand Splendid Suns, sevdiklerini kabetmeleri sonucu hayatları kesişen, iki Afgan’lı kadının hikayesi. Mariam piç olarak dünyaya gelmenin tüm sıkıntılarını çekmiş, gözden uzakta küçük bir klubede annesi ile yaşamaktadır. 15 yaşında annesini kaybettikten sonra varlıklı babası tarafından başından savmak için zorla 40 yaşındaki Rasheed ile evlendirilir ve başka bir şehire gönderilir. Mutsuz, ızdırap dolu bir evlilik onu bekliyordur.

Leila, aydın bir ailenin çocuğudur. Akıllı ve güzel bir kızdır,Mariam’ın hayatından farklı olanaklar önüne sunulmuştur. Mariam okula hiç gitmemiştir.
Leila’nın babasının tek dileği kızının üniversiyeti bitirip iş sahibi olması, kendi ayakları üzerinde durmasıdır.

Ancak Rusların işgali ile başlayan, önce Ruslara karşı, daha sonra iç savaşa doğru giden bir kargaşanın kurbanı olur ikiside.

Leila savaşda ailesini kaybeder kendiside ölümden döner ve hayatda kalabilmek için –iki seçeneği daha vardır; açlıktan ölmek veya hayat kadını olmak- Rasheed’in ikinci karısı olmayı kabullenmek zorunda kalır, 14 yaşında iken.

Rasheed acımasız bir adamdır. Kendisine çocuk veremeyen Mariam onun için değersiz bir varlıktır. Hamile olan Leila göz ağrısıdır. Mariam Leila’yı önceleri kıskanır ancak daha sonra hem Leila’ yı, hemde kızını kendi çocuklarıymış gibi sever.
İki kadın kendileri ile aynı kaderi paylaşmasını istemedikleri kızları ile birlikle kaçmanın yolunu ararlar ancak bu hiç de kolay olmıyacaktır.

Artık Taliban ülkeyi ele geçirmistir. Yanlarında eşleri olmadan sokağa bile çıkamazlar.
Tepeden tırnağa siyahlar içinde olsalar bile sokağa çıkmanın cezası canlarından olmaktır.

Uçurtma Avcısı ise, iki küçük Afgan çocuğun hayatını anlatıyor.

Amir doğum sırasında annesini kaybetmiş, zengin bir babanın oğludur, Hassan’da Amir gibi annesizdir ancak ailenin hizmetçisinin fakir oğludur, ikiside hemen hemen aynı yaşlardadır.  Amir okula gider, Hassan evde kalıp temizliğe yardımcı olur. Hassan, Amir’ e son derece bağlı, iyi kalpli sevimli biridir.

Amir, annesinin yokluğunu hisseden, içe dönük, sürekli babasının ilgisini ve onayını bekleyen bir çocuktur.

İkisinin de en büyük hobisi diğer bir çok Afgan çocuğu gibi uçurtma uçurmaktır. Amir’in hayatı boyunca unutamayacağı, ve onu sürekli rahatsız edecek olan olay, uçurtma yarışmasında birinci geldiği gün gerçekleşir.
Hassan’ ın başına gelenler, Amir’ in kendisini ömür boyu affetmesine engel olacaktır. Amir Hassan’ın tecavüz edilmesine seyirci kalmıştır…

Afganistan’daki politik karışıklıklar, Amir’i ve babasını ülkeden ayrılmaya iter. Amerika’ya taşınırlar, yolları ayrılır, Hassan, Afganistan’da kalmıştır.

Yazar olan Amir bir gün ülkesine dönmek zorunda kalır, Taliban yönetimi altındaki ülkesini zulüm içinde görmek onu şok edecektir. Hikayenin bu kısmında, gelişmeleri  nefeslerinizi tutarak okuyacagınız/izliyeceğiniz , yürek parçalayıcı süpriz  gelişmelere sahne olmaktadır.

Önce kitapları okumanızı sonrada filmi izlemenizi tavsiye ederim. Afgan halkının  bitmek bilmeyen dramına daha yakından şahit olacaksınız.

Kadınların başı açık gezebildikleri, üniversiteye gidebildikleri bir ortamdan, çarşafa bürünüp, küçük yaşda evlendirildikleri ve erkek çocuk vermek dışında hiç bir haklarının olmadığı, değersiz bireylere dönüşmesinin hikâyesi.

Bir çok kişinin tahmin bile edemediği bir son. Eminim özgürce dolaşabildikleri sokaklardan korkuyla geçmek zorunda kalacaklarını bir çokları akıllarına bile getiremediler önceleri.

Sadece kadınlar kurban değil, Taliban yönetimine karşı çıkan erkeklerde zulümden nasiplerini alıyorlar ve en acısıda İslam dini altında cihad yapan bu insanların, kimsesiz küçük çocukları, erkek yada kız farketmeden toplayıp, seks partilerinde iğfal etmeleri, köle olarak kullanmalarıdır.

En son gazetede okuduğuma göre hayat daha zor bir hale gelmiştir “Afgan Batağı”nda.

Dünyanın en büyük uyuşturucu ticaretinin yapıldığı ülke Afganistan.
Bir çok kişi geçimini afyon üretimi ile sağlıyor.
Uyuşturucu mafyası, Taliban yönetimine daha çok rüşvet vermek zorunda kaldıklarından, toprak sahiplerine baskılarını artırıp, borçları karşılığı istedikleri afyonu üretmelerini, tarlaları yakarak imkansız hale getiriyorlar.

Başka hiç bir gelir kaynağı olmayan halk, hayatda kalabilmek icin 9-10 yaşındaki kızlarını eş olarak uyuşturucu ağalarına veriyorlar.

"Afyon gelinleri" adı takılan ve borç karşılığı verilen 9-10 yaşındaki kızlar arasında intihar edenler bulunuyor.

Yıllarca Taliban yönetimini Ruslara karşı destekleyen, silahlandıran, savaş eğitimi veren  Amerika şu anda ülkeye demokrasi getirmeye çalışıyor!!!

Nerde nezaman patlıyacağı belli olmayan bombaların, Taliban zulmü ve Amerikan bombalarının arasında sıkışan bir halkın yaşam öyküsü.

Aynı kâbusu şimdi Irak yaşıyor. Irak’ta ailenin tüm erkeklerini savaşda kaybeden kadınlar hayatda kalabilmek için kızları ile birlikte Suriye gibi civar Arap ülkelerinde komik ücretler karşılığı fahişelik yapmak zorunda kalıyorlar.
Üstelik bu kadınların en büyük muşterilerininde Suudi Arabistan’dan hafta sonu için gelen erkeklerin olması düşündürücü.

Ülkelerinde kalanlarda yine başlarını kapatmaya, evden dışarı çıkmamaya zorlanıyorlar. Karşı çıkanlar sokak ortasında öldüresiye dövülüyorlar.

Arap dünyasını anlamak zor. Kendi insalarına yardım etmek varken ve buna güçleride yeterken ilk darbeyi indirenler genelde kendileri oluyorlar.
İslam dinini çarpıtıp, tüm dünyayı “islam fobi” ile tanıştıran elleri kanlı, canilerin önüne kimse geçemiyor. İşin ilginç yanı, en çok zararı gören yine kendi insanları oluyor.

Bu konuda her ne kadar giderek karamsarlaşsamda, barış, huzur ve istikrarın eksik olmadığı günler ümidiyle...

Hoşçakalın

Nilgün