25 Mart 2008 Salı

Kısa Bir Hayat Hikâyesi

Abu Dabi’de yaşıyorum. Yaklaşık 12 yıldır bankacılık yapıyorum. Baba mesleği dolayısıyla bankacılar arasında doğdum ve büyüdüm, hepsinin tek bir öğüdü vardı: Sakın bankacı olma!

Ben 20 yaşında üniversiteyi bitirdiğimde sudan çıkmış şaşkın bir balık gibiydim, ne olduğunu daha anlayamadan kendimi bankada bulmuştum. Geçici bir süreliğineydi, ne istediğime karar verince kurtulacaktım! Sonraları asıl istediğim şeyin dans etmek olduğunu anladım, onun içinde çok geçti.

Aynı bankanın iki ayrı şubesi ve sonunda daha kapısından ilk girdiğimde, sürekli telefonların çaldığı, kâğıtların havada uçuştuğu, insanların bağırarak konuştuğu “dealing room” denen hazine departmanının havasını soluduğumda, sonunda aradığımı buldum dedim.

İki sene sonra İngilizcemi geliştirmek için, işsiz kalmayı bile göze alarak, Londra’ya au-pair olarak gitmeye karar verdim. Şanslıydım, bankam ücretsiz izin verdi ve hayatımı, hayata bakış açımı değiştiren bu muhteşem şehre daha ilk günden hayran kaldım.

Bir ay, ilk yurt dışı deneyimi ve yabancı bir ailede hiç de sevimli olmayan bir anne ile yaşamaya başlamak nedeniyle home-sick denen şu dayanılmaz özlem duygusu ile geçti.

Zamanla dünyanın her yerinden tanıdığım, hala kopamadığım arkadaşlarımın sayesinde, en güzel tecrübelerimden birini yaşadım. Londra’daki maceralarım anlatmakla bitmez, onu başka bir zamana bırakıyorum.

Döndüğümde pek çok kişi gibi Türkiye’ye yeniden uyum sağlama sorunları, işte tatminsizlik bir süreliğine canımı sıksa da, tekrar İstanbul’daki hayatıma alışmaya ve mutlu olmaya başladım. Bu şehri her şeyine rağmen seviyordum, özgürdüm ve Ortaköy’de yaşıyordum.

Sonunda çok uzun zamandır beklediğim beyaz atlı prensim ile tanıştım. Her şey mükemmeldi ama iş için ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. 30 yıl sonra aradığımı tam bulmuştum ki, o Taş Devri’nde Fred Çakmaktaş’ın deyimiyle abuu dabii duuuuu gibi bir yere gidiyordu.

İlk başta, benden kaçmak için uydurduğu bir şehir olduğunu bile düşündüm. Neyse ki hava alanında dökülen gözyaşları hakkını verdi, o gittikten bir sene sonra Şam’da düğünümüz oldu. Arkasından Abu Dabi’ye taşındım. Gelmeden önce iş bulmuştum, eski bankamdan ayrıldıktan iki gün sonra başka bir ülkede, bankacılık dışında, çalışıyor buldum kendimi; üstelik işim Dubai’deydi ve günde beş saatim yollarda geçiyordu. Hem çok ızdıraplı, hem komik, hem de farklı bir deneyim kazandığım bir buçuk aylık kısa maceram da ayrı bir yazı konusu.

Belki ileride bahsedeceğim nedenden dolayı keyifli bir ayrılık değildi, fakat dersimi aldıktan iki ay sonra peşimi bırakmayan bankacılığa döndüm, ofisim artık Abu Dabi’deydi.

Bu ay ikinci yılım doldu, zaman çabuk geçiyor, keyifli, hızlı, zevkli bir iki yıldı, bazı pürüzler dışında. Bu ülkede birçok şeyi öğrendim. Londra’dan daha kozmopolitan bir şehir olmadığını sanırdım, yanılmışım. Burası beni birçok farklı dil, din ve kültür ile tanıştırdı. Onları da zamanla anlatacağım. Tabi ki çok kızdığım özellikleri de var, ancak bana şu ana kadar iyi davranan bu şehre de haksızlık etmeyeceğim, en azından şimdilik…

Nilgün

Abu Dhabi


25/03/2008 


YORUMLAR

Sevim Demircan
Canim süper yazmışsın
Cümlelerine bayıldım
Arzu Ayyildiz
canım arkadaşım benim seni görmek ne güzel çok güzel bir yazı aslında benimde bilmediğim bir kaç yönünü daha öğrendim en güzelide senin mutlu olduğunu öğrenmek oldu hiç birşey kolay olmuyor en zoruda gurbet belki sen oranın yerlisi olursun biz seni ziyarete geliriz. sevgiyle kal arkadaşım
Süppperrrrrrr bayıldım harika bır baslangıc olmus.
Sebnem Keskin Ozyurt
Haydı bakalım Allah utandırmasın. Yorum yazdım ama gozukmuyo mu yoksa sayfa update edılmesı mı beklenıyor!!
Asli Su
Ya ben o ilk cumartesi bakip gorememistim, sonra senin gonderdigin linke de bakanmamistim acikcasi.. amaaaa simdi taptaze okudum ve cok eglendim.. ya inanamiyorum sana, onca isin icinde bi de bununla ugrasiyosun ya, helal olsun valla!.. ben cok samimi, tatli ve eglenceli buldum.. okurken insan merak ediyor yani, SIKmiyor.. bundan sonrakileri merak ediyorum simdi..
Fulya Mutafci
Nilgüncün den gerçekten müthiş yetenekli bir kızsın.Bayılıyorum sana.Fotoğrafını da çok çok beğendim.Tam seni yansıtıyor.Yazılarını okudum yorumlarımı bilahare yazacağım.Ama söylemeliyim ki gerçekten Çok Çok beğendimJBu arada ben seni hamile zannedip çok sevinmiştim tabi.Ama neyse yine de umudum var senden yana.Bekleme artık hadi yap bir bebiş de sevelim.
Nursel
Nilgun cok begendim, bence sen guzel yaziyorsun! akici, okutuyorsun yani,
kuzen torpili degil !!!! samimiyim...
umarim yazi isinde hersey istedigin gibi gelisir. Sabirsizlikla bekleyecegim.